Tengricilik/Tanrıcılık ve Ateizm
Çocuklar Tengrici doğar... Katı yürekli kişiler ve dinler tarafından özleri bozulur.
Tengricilik görüşünde Ateist dünya felsefesine nasıl bakılır?
Çocuklara bakın, özellikle insanların şekillendirmesine girmeden önceki hallerine, 3-4-5 yaşlarına bakın.
Ateistlerin dediği gibi çocuklar ateist doğmazlar. Çocuklar Tengrici doğarlar. Çünkü Tengricilik bir çocuğun anlayacağı kadar saf ve kolaydır.
Tengricilik okunarak öğrenilmez, yaşanılarak öğrenilir.
Çocuklara bakın demiştim, çocuklar doğayla, canlı ve cansız varlıklarla nasıl ilgilenirler? Çok kez bir çocuk için ay bir uydu değil "dede" iken, güneş gülümser; çocuk kedisiyle de konuşur, çiçeklerle de. Çocuk için oyuncağı bile bir ruha sahiptir ve bir gün onun canlanacağına inanabilir.
Bu, insanın doğasıdır. Ne yazık ki sonradan bozulur. Oyuncaklar cansız varlıklara, toprak, üstüne beton dökülecek zeminlere, çiçekler, çöpçatana, ay ise taş parçasına dönüşür.
Tengricilik'in Ateizme Bakış Açısı
Bütün doğayı Tanrının bir parçası kabul eden Tengriciler için; ateistler de Tengri'den olmadır. Bu anlamda her inanca saygı duyulduğu gibi inançsızlığa da gerekli saygı gösterilir. Tebliğ etmenin yani kendi dinini tanıtmanın, reklamını yapmanın ve insanları dine davet etmenin olmadığı Tengricilik'te, insanların Tengrici olup olmadıkları bir önem arz etmez.
Tengri, tanımı itibariyle dünya işlerine dışarıdan bir sihirli değnek gibi müdahale eden ve tahtında oturup insanları seyreden bir hükümdar değildir. Bu yüzden, bir insanın Tengri'ye inanıp inanmaması o insanı bağlar. Tengri böyle bir şeyi umursamaz. Kendisine inanmadığı için birilerini cezalandırmaz.
Tengri'ye inanmak ya da Tengri ile iletişime geçmek ise kişinin seçimidir. Kendi kişilik bütünlüğü için Tengri'nin gücünü hissetmek isteyenler, elbette ki ruhani olarak daha huzurlu olabilirler. Yapılan çalışmalara göre de Tanrı inancına sahip olan kanser hastalarının, ateist kanser hastalarına oranla daha hızlı ve kolay iyileştiği gözlemlenmiştir. (Konu hakkında İngilizce makale: Tıklayınız)
Konuyu yeniden düzenleyecek olursak, çocukların dahi anlamlandırmaya çalıştığı evrende ateistler de eğer mevcut kimlikleri ile iç huzura erişmiş kimselerse bizlerin onlar için yapmaları gereken herhangi bir şey yoktur. Toplumun düzenini bozmayacak şekilde, başkalarına zarar vermeden yaşayan her inanç veya inançsızlık bu bağlamda saygıyı hak eder.
Ateizmin Değerlendirmesi
Ülkemizde çoğu kişinin 'Satanizm' ile karıştırdığı ve bu anlamda hakkını yediği bir felsefi akımdır Ateizm. Kökeni M.Ö'lere kadar uzanan Ateizm; metafizik olan her şeyin reddedilmesi, tanrı-ruh gibi kavramlarla dünyanın açıklanmamasını öngören bir akım olarak tanımlanır.
Özellikle Doğu felsefelerinde de Ateizme rastlanır. Örneğin son yüzyılda arayış içinde olan Batı dünyasında popülerlik elde eden Budizm'de bir Tanrı fikri bulunmaz.
Richard Dawkins, 'Tanrı Yanılgısı' adlı eserinde Ateizmi şu şekillerde derecelendirmiştir:
Eserin devamında Richard Dawkins de kendisini 'fiilen ateist' olarak tanımlamıştır. Özünde, araştıran ve sorgulayan gerçek manada ateistlerin önemli bir kısmı 'koyu ateist' değildir. Yani, bir Tanrı'nın varlığına düşük de olsa ihtimal verirler. Ancak bu ihtimal öyle gözardı edilebilirdir ki, Tanrı fikri olmaksızın da hayatlarını sürdürebilirler.
Ülkemizde de yeterince tanınmayan ateizm, 'ateist' olduğunu bildirenlerce karşımıza genellikle 'İslam düşmanlığı' olarak çıkarılmaktadır. Gerçekten de gerek dünya ateizmi gerekse Türkiye'deki ateizm hareketleri, içinden doğdukları dinleri yoğun bir çaba ile eleştirerek, hatta yerden yere vurarak veya hakaretler savurarak yol almaktadırlar. Söz konusu Türk ateistler olunca, şüphe yok ki hedef tahtasına oturtulan din de İslamiyet olmaktadır.
Özellikle Türk ateistlerinin ve genel olarak ateist grupların Tengriciler tarafından eleştirilebilecek en önemli yönü; bu agresif tavır olmalıdır. Felsefi anlamda Tanrının yok olduğunu ve dinlerin yalan olduğunu sorgulayarak bulmuş olabilirsiniz; ancak adeta tebliğ etme gayretinde gibi; inanan kesime yoğun hakaretler sarf edilmesi düşüncenin yozlaşmasına yol açar.
Düşmanıyla Varoluş Durumu
Yukarıdaki paragrafta bahsettiğimiz duruma 'düşmanıyla varoluş' diyebiliriz. Öyle ki büyük dinler de hep 'düşman' profili çizerek kendi müritlerini bir arada tutmuşlardır. Örneğin Kafirler, İslam'ı yok etmeye çalışanlar, Masonlar, İllüminati, İsrail, Haçlılar: Müslümanları bir arada tutmaya yarayan birer 'öteki' imajlarıdır.
Öyle ki bu düşman odaklar, insanların birlik ve beraberlik duygularını pekiştirmiştir. Fakat İslamiyet, yalnızca düşman imajı ile var olan bir din değildir. Kendi içinde sistemi olan, bütün temeli düşman ile muhalefete dayanmayan bir dindir.
Fakat Türkiye'de tatbik edilen Ateizm propagandası, İslamiyet olmaksızın ne kadar tanımlanabilir? Özellikle sosyal medya aracılığı ile, ateist olduğunu bildiren odakları incelediğimizde 'düşman' imajından başka bir şey görmemekteyiz. Bu tür yerlerde, İslamiyet ve diğer dinlere eleştiri yapmaktan öte felsefi herhangi bir kıvılcım görülmez. Türkiye ateistlerinin en büyük propaganda aracı, kendi ateist felsefelerinin kuvveti değil; karşılarındaki dinlerin açıkları ve çelişkileridir.
Hal böyle olunca, karşılaştığımız ateist kişi profillerinin kalitesi de ortaya çıkar. Ateist felsefe okumaları yapmak yerine, İslam düşmanlığı yapmak kolaydır.
Türkiye ateistlerinin düştüğü bu duruma düşmemek amacıyla, Tengrici Türkiye ekibi olarak ilk gününden bu yana, kendimize düşmanlar oluşturmak yerine inancımızı anlatmayı yeğledik. İnsanlar; İslam düşmanı oldukları için değil; felsefemizi kendilerine yatkın buldukları için Tengrici olsunlar istedik.
Aynı çağrıyı, bütün inançlı ve inançsız gruplara yapmakta fayda görmekteyiz. Düşmanı ile var olmak yerine, kendi ayakları üzerinde duran ve sağlam bir profil çizmek önemlidir.
Tengricilik'in Ateizme Bakış Açısı
Bütün doğayı Tanrının bir parçası kabul eden Tengriciler için; ateistler de Tengri'den olmadır. Bu anlamda her inanca saygı duyulduğu gibi inançsızlığa da gerekli saygı gösterilir. Tebliğ etmenin yani kendi dinini tanıtmanın, reklamını yapmanın ve insanları dine davet etmenin olmadığı Tengricilik'te, insanların Tengrici olup olmadıkları bir önem arz etmez.
Tengri, tanımı itibariyle dünya işlerine dışarıdan bir sihirli değnek gibi müdahale eden ve tahtında oturup insanları seyreden bir hükümdar değildir. Bu yüzden, bir insanın Tengri'ye inanıp inanmaması o insanı bağlar. Tengri böyle bir şeyi umursamaz. Kendisine inanmadığı için birilerini cezalandırmaz.
Tengri'ye inanmak ya da Tengri ile iletişime geçmek ise kişinin seçimidir. Kendi kişilik bütünlüğü için Tengri'nin gücünü hissetmek isteyenler, elbette ki ruhani olarak daha huzurlu olabilirler. Yapılan çalışmalara göre de Tanrı inancına sahip olan kanser hastalarının, ateist kanser hastalarına oranla daha hızlı ve kolay iyileştiği gözlemlenmiştir. (Konu hakkında İngilizce makale: Tıklayınız)
Konuyu yeniden düzenleyecek olursak, çocukların dahi anlamlandırmaya çalıştığı evrende ateistler de eğer mevcut kimlikleri ile iç huzura erişmiş kimselerse bizlerin onlar için yapmaları gereken herhangi bir şey yoktur. Toplumun düzenini bozmayacak şekilde, başkalarına zarar vermeden yaşayan her inanç veya inançsızlık bu bağlamda saygıyı hak eder.
Ateizmin Değerlendirmesi
Ülkemizde çoğu kişinin 'Satanizm' ile karıştırdığı ve bu anlamda hakkını yediği bir felsefi akımdır Ateizm. Kökeni M.Ö'lere kadar uzanan Ateizm; metafizik olan her şeyin reddedilmesi, tanrı-ruh gibi kavramlarla dünyanın açıklanmamasını öngören bir akım olarak tanımlanır.
Özellikle Doğu felsefelerinde de Ateizme rastlanır. Örneğin son yüzyılda arayış içinde olan Batı dünyasında popülerlik elde eden Budizm'de bir Tanrı fikri bulunmaz.
Richard Dawkins, 'Tanrı Yanılgısı' adlı eserinde Ateizmi şu şekillerde derecelendirmiştir:
* Tam olarak yüzde 50. Tamamen tarafsız bilinemezci. 'Tanrının varlığı ya da yokluğu kesin olarak eşit olasılıktadır.' (Agnostisizm)
* Yüzde 50'den düşük ama çok düşük değil. Teknik olarak bilinemezci ama ateizme meyilli. "Tanrının olup olmadığını bilmem ama inançsız olmaya meyilliyim.
* Son derece düşük olasılık ama sıfırdan yüksek. Fiilen ateist. "Kesin olarak bilemem ancak Tanrının epey olanak dışı olduğunu düşünüyorum ve burada olmadığını varsayarak hayatımı sürdürüyorum."
* Koyu ateist. "Tanrının olmadığını bilirim".
Eserin devamında Richard Dawkins de kendisini 'fiilen ateist' olarak tanımlamıştır. Özünde, araştıran ve sorgulayan gerçek manada ateistlerin önemli bir kısmı 'koyu ateist' değildir. Yani, bir Tanrı'nın varlığına düşük de olsa ihtimal verirler. Ancak bu ihtimal öyle gözardı edilebilirdir ki, Tanrı fikri olmaksızın da hayatlarını sürdürebilirler.
Ülkemizde de yeterince tanınmayan ateizm, 'ateist' olduğunu bildirenlerce karşımıza genellikle 'İslam düşmanlığı' olarak çıkarılmaktadır. Gerçekten de gerek dünya ateizmi gerekse Türkiye'deki ateizm hareketleri, içinden doğdukları dinleri yoğun bir çaba ile eleştirerek, hatta yerden yere vurarak veya hakaretler savurarak yol almaktadırlar. Söz konusu Türk ateistler olunca, şüphe yok ki hedef tahtasına oturtulan din de İslamiyet olmaktadır.
Özellikle Türk ateistlerinin ve genel olarak ateist grupların Tengriciler tarafından eleştirilebilecek en önemli yönü; bu agresif tavır olmalıdır. Felsefi anlamda Tanrının yok olduğunu ve dinlerin yalan olduğunu sorgulayarak bulmuş olabilirsiniz; ancak adeta tebliğ etme gayretinde gibi; inanan kesime yoğun hakaretler sarf edilmesi düşüncenin yozlaşmasına yol açar.
Düşmanıyla Varoluş Durumu
Yukarıdaki paragrafta bahsettiğimiz duruma 'düşmanıyla varoluş' diyebiliriz. Öyle ki büyük dinler de hep 'düşman' profili çizerek kendi müritlerini bir arada tutmuşlardır. Örneğin Kafirler, İslam'ı yok etmeye çalışanlar, Masonlar, İllüminati, İsrail, Haçlılar: Müslümanları bir arada tutmaya yarayan birer 'öteki' imajlarıdır.
Öyle ki bu düşman odaklar, insanların birlik ve beraberlik duygularını pekiştirmiştir. Fakat İslamiyet, yalnızca düşman imajı ile var olan bir din değildir. Kendi içinde sistemi olan, bütün temeli düşman ile muhalefete dayanmayan bir dindir.
Fakat Türkiye'de tatbik edilen Ateizm propagandası, İslamiyet olmaksızın ne kadar tanımlanabilir? Özellikle sosyal medya aracılığı ile, ateist olduğunu bildiren odakları incelediğimizde 'düşman' imajından başka bir şey görmemekteyiz. Bu tür yerlerde, İslamiyet ve diğer dinlere eleştiri yapmaktan öte felsefi herhangi bir kıvılcım görülmez. Türkiye ateistlerinin en büyük propaganda aracı, kendi ateist felsefelerinin kuvveti değil; karşılarındaki dinlerin açıkları ve çelişkileridir.
Hal böyle olunca, karşılaştığımız ateist kişi profillerinin kalitesi de ortaya çıkar. Ateist felsefe okumaları yapmak yerine, İslam düşmanlığı yapmak kolaydır.
Türkiye ateistlerinin düştüğü bu duruma düşmemek amacıyla, Tengrici Türkiye ekibi olarak ilk gününden bu yana, kendimize düşmanlar oluşturmak yerine inancımızı anlatmayı yeğledik. İnsanlar; İslam düşmanı oldukları için değil; felsefemizi kendilerine yatkın buldukları için Tengrici olsunlar istedik.
Aynı çağrıyı, bütün inançlı ve inançsız gruplara yapmakta fayda görmekteyiz. Düşmanı ile var olmak yerine, kendi ayakları üzerinde duran ve sağlam bir profil çizmek önemlidir.
Hiç yorum yok: