Kam (Şaman) Kimdir?

KAM KİMDİR / ŞAMAN KİMDİR


         Neredeyse dünyanın her köşesinde, insanın doğa ve ruhlar ile dengesini sağlamak amacıyla doğal olarak oluşmuş bir inanç sistemi vardır; şamanlık.
         Bilim çevreleri bütün ulusların bu inanç geçmişini ‘şamanizm’ olarak adlandırsa da her topluluk bu uygulamalı alana kendi dilinde ad koymuştur. Bu anlamda Türk şamanlığına ‘kamlık’ şamanına da ‘kam’ denir.

         Kamlığın merkezinde ‘kam’ (şaman) denilen ve diğer insanlardan belirgin ölçüde farklı bir karaktere sahip, üstün yetenekli kişiler bulunur. İnanç, bu kişilerin etrafında şekillenir, bu kişilerin ruhlardan aldıkları bilgiler ışığında ritüeller, ayinler düzenlenir.
         Şahsen henüz bir Altaylı, Tuvalı şaman ile tanışmadım. Size bilimsel literatürün şamanlık araştırmalarını ‘bir dış göz’ olup aktarmak yerine, kendi şamanlık tecrübelerimi gören-gözleyen kişi olarak anlatmak istiyorum.
         Belirtmekte fayda var; kamlık veya şamanlık Tengricilik’ten bağımsız bir şekilde var olan, her dine ayak uydurabilen, kendi yolu üzerinde gelişen ve şekillenen bir inanç sistemidir. Türk şamanlığı Tengricilik’ten beslenir ve kök alır, ancak Tengricilik şamanlar olmadan da kendi başına bir inanç olarak yaşanabilir. Yani kamlar, Tengricilik’in din adamları değildir.

Bir Şamanın Özellikleri
         Önceki bölümlerde sanatı sansürleyen baskıcı dinlerden bahsetmiştim. İnsanın yaratıcı gücüne yani içindeki Tengri gücüne ulaşmasını engellemeye çalıştıklarını düşündüğümü bildirmiştim. Görüyorum ki Şamanlık, sanatkarlık ile doğrudan ilişkili bir makam. İnsanlara etraflarında olup bitenleri, türkülerle, danslarla, tiyatroyla, dramayla, çığlıklarla ve ritimle yani bütün sanat gücüyle anlatmaya çalışıyor şamanlar. Giydikleri kostümler, davullarındaki simgeler ve resimler; kişinin duygu dünyasını derinden etkiliyor.
         Şaman olmak şarkıcı, dansçı, tiyatrocu, müzisyen olmaktır. Nasıl şaman olunur? Binlerce yıldır en bariz bilinen yol, şaman birinin soyundan gelmektir. Bu şarttır çünkü genetik, şamanlıkta büyük rol oynar. Genetik yatkınlığı olmayan, duygusal zekası(EQ) gelişmiş olmayan, sanata yatkınlığı olmayan bir kişi; kitap okuyarak şaman olabilir mi? Elbette ki böyle bir şey olmaz, olmamalı.
         Sanatkarlığı size şöyle açıklayayım. Adam sazı eline alır, size bir türkü çalacaktır. Bütün notalara, bütün perdelere tam doğru basmaktadır. İşte, bu çalan o türkü ama bir şeyler eksik. Adam dosdoğru çalmasına rağmen sizde neredeyse hiçbir duyguyu harekete geçiremiyor. Yüreğinizde bir kıpırtı, enerji oluşmuyor. Gözleriniz dolmuyor, etkilenmiyorsunuz. Ama o sazı bir de ‘şaman’ eline alıyor, bırakın notalara doğru basmayı mızrabıyla tellere şöyle bir dokunduruyor ki, yayılan o ses yüreğinizin başını yakıyor, burnunuzun direği karıncalanıyor, gözleriniz doluyor. İşte şaman olmak da, sanatkar olmak da farkını böyle fark ettiriyor.

Şaman Olmanın Üç Yolu
         Kam (şaman) olmanın en bariz üç yolu vardır.
         Birincisi ve en esaslı olanı şaman olan birinin soyundan gelmek ve o kişiden el almaktır. Önemle belirtmek gerek, şamanlık hem anne hem de baba yoluyla geçebilir. Erkek-kadın ayrımı yoktur. O kişi size nerede ne yapmanız gerektiğini öğretecektir. Yani; genetik olarak saz çalmaya yatkın olabilirsiniz. Ama ömrünüz boyunca elinize saz almamışsanız bu yeteneğin ne anlamı var? Şamanlık da böyle bir mevzu, doğuştan yetenek sizde vardır fakat bunu tatbik etmek için deneyimli bir şamanın öğreticiliğine ihtiyaç duyabilirsiniz.
         Şamanlık size ‘ruhlar’ tarafından bahşedilmiş olabilir. Yaşadığınız süreçte, bir ilham gelir ve şaman olduğunuzu hissedebilirsiniz. Bu ikinci yoldur.
         Bir de ne atadan ne anadan, ne de ruhlardan gelen şamanlık vardır. Heves eden kişinin, şaman sırlarını öğrenmek için uzun yollar kat etmesi ile şaman olmasıdır bu yol. Genetik yatkınlığı olan şamanlar karşısında, bu tip bir şamanın etkililiği tartışma konusudur.

Şamanın Tedavi Yolu ve Günümüz
         Olağanüstü durumların adamı olan şamanlar, günlük hayata aktif olarak sürekli müdahale etmez. Bir din adamı gibi davranmaz. Ölümlerde, hastalıklarda, toplumun travmalarında kurtarıcı rol oynar. Peki ama nasıl?
         Şamanın emcilik, otacılık dediğimiz eski hekimlik gücü vardır. Kendi hazırladığı ilaçlar ile kişiyi tedavi edebilir. Ancak günümüzde bu tip bir şaman geleneğinin aynen korunduğunu söyleyemeyiz. Görünen o ki bu kadim bilgiler yerini modern tıbba bırakmıştır. Yani şamanın bitkisel ilaçlar ile yaptığı hekimlik görevini, günümüz doktorları üstlenmiştir.
         Şamanın toplumu ve kişiyi ruhsal olarak tedavi etmek amaçlı kullandığı sanat ise, bugün sanatçı dediğimiz kişiler tarafından icra edilmektedir. Sanatın sağaltıcı gücüne şüphe yok. Güzel bir manzaraya bakmak, ruha dokunan bir müzik dinlemek kişinin sağlığına olumlu etkiler yapmaktadır. Aynı şekilde sanat; toplumsal travmalarda, savaş, yokluk, göç gibi olgularda da insanların duygularını ifade etmede ve kişinin iç enerjisini dengelemede önemli rol oynamaktadır.


         Eskiden de toplumun korku içinde olduğu durumlarda şamana başvurulur, onun doğadan bilgi edinmesi istenirdi. Şaman da etrafında topladığı insanlara etkileyici bir tören düzenlerdi. Bu törene katılan insanlar; şamanın, içinde bulundukları zor durumu tiyatral bir şekilde anlatmasını seyrederlerdi. Bu sayede, başına gelen musibete daha farklı bakış açılarından bakma şansı elde ederlerdi. Şaman; dansı, müziği, davulunun ritmi ile etrafındaki insanlara moral ve güç dağıtırdı.
         Günümüzde ise şamanın tek başına yerine getirdiği bu ritüeller, birçok sanat dalı arasında pay edilmiştir. Özellikle uygar bölgelerde sanat; insan ruhuna hitap edecek şekilde bir tedavi aracı olarak bile kullanılmıştır. İnsanın içindeki yaratıcı gücün dışavurumu olan bu yol, şamanın da doğa güçleri ile ‘enerji’ ile irtibat kurmasını sağlıyordu. Hazırladığı tören ile kendinden geçen şaman; hem kendi enerjisini hem de izleyenlerinkini yükseltiyordu.

5 yorum:

  1. Şamanlığın birinci prensibi hayatın her aşamasında savaşmasıdır, bu savaşlar kanlı değildir, ruhsal savaşlardır, iyi ruhlarla kötü ruhların savaşıdır. Her şamanın kendine özgü üstün yetenekleri vardır, hayatını o yeteneğini bulmaya ve geliştirmeye adar

    YanıtlaSil
  2. tanrım iyileri hep yüceltsin

    YanıtlaSil
  3. Kam ile saman ayni sey degil. Kusura bakmayin ama biraz daha arastirmalisiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şaman ismi sonradan çıktı. Türkler "Kam", Moğollar "Böğü" der. Şaman ismi yanlış hatırlamıyorsam 13. yüzyılda ortaya çıktı.

      Sil
  4. Aranızda şaman var mı gerçekten? Baba tarafı has şamanım

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.