Tarmalga - Altay Büyüsü
Tarmalga - Altay Büyüsü
Altay inancında büyünün (tarmalga) çok eski bir geçmişi ve derin bir anlamı vardır. Büyü; sihirbazlık, gözbağlamak anlamına gelmez, bilakis falcılık (belge), kehanet (ırım) ve efsun (emit) gibi farklı törensel tarzları barındırır. Altay büyüsü hakkında birçok şey Altay müzelerinde saklanan eşyaların üzerindeki işaret ve damgalardan okunabilir.
Altay'da eskiden beri ak ve kara olmak üzere iki türlü büyü vardır. Ak büyünün sembolü, dini törenler esnasında saçı için kullanılan sütün konduğu deri kap (bulkunçuk), kara büyünün sembolü ise maskedir (çerdik). Niçin maske? Çünkü ölen bir kişinin ruhu için tören düzenleyen kara kamın dayanağı kara enerjilerdir. Bu yüzden müneccim tören esnasında kimliğini, yüzünü gizler.
Bir eve kösmökçi, yarlıkçı veya kam ne zaman çağrılır?
Kösmökçi, bir insan öldüğü zaman çağrılır. Sülter ile Saksun arasındaki bağ koptuğunda ölüm vuku bulur. Kösmökçi, bedeni terkettikten sonra üzüt adını alan sülteri görme ve onunla konuşma yeteneğine sahip kişidir. Üzüt, evi terketmeden önce kösmökçiye son isteklerini söyler. Son istediklerini söyledikten sonra evi terk eden üzütün, öbür alemde lazım olan eşyalarını almak üzere yedi gün sonra tekrar evine döndüğüne inanılır. Eşyalarının ruhunu alıp götüren üzüt, evinde son bir defa sembolik olarak kösmökçi tarafından ağırlanır. Üzütün ağırlanma zamanı kızıl engir, yani akşam güneşinin battığı anlardır. Kösmökçi, üzüte ikram edilen yiyecekleri bir kaba koyar ve üzerine saçı (süt, alkol vs) yapar. Kösmökçi, sembolik ikram faslı bittikten sonra yemek kabını kırar ve ölen kişinin ruhuna hitaben şöyle konuşur: "Dönüp geriye bakma; yüzünü çağrıldığın yöne çevir ve git! Evini ve sana yakın olan insanları özleme!"
Kösmökçiler, son zamanlarda gürültü ve parlak ışıktan ürken üzütlerin evlerine dönmediklerini ve yakınlarıyla vedalaşamadıkları için dünyadan kırgın ayrıldıklarını söylüyorlar. Dünyada artan felaket ve kötülüklerin bir sebebi de bu olsa gerek. Yaşayan insanlar ölü ruhlara daha çok saygılı olmayı öğrenmelidirler. Örneğin cenaze törenlerinde daha sakin olunmalı, ruhların beklendiği odaların fazla aydınlık olmamasına ve kapının hafif açık (kındırık) olmasına dikkat edilmelidir.
Ölümün yedinci gününde "sütün ruhu" kırkıncı gün "etin ruhu" bedeni terk eder. Ölü ruhları melek Tep Kara sorgular. Üzüt, kırkıncı günden sonra bir daha evini ziyaret ve yakınları rahatsız etme konusunda izinli değildir. Bu kaide suçsuz yere öldürülen bir insanın ruhu için geçerli sayılmaz; bu ruh, katilini her zaman ve her tarafta takip edebilir. Cinayet kurbanlarının ruhları özellikle katilin beyin cevheri üzerinde etkili olur, onun düşünce ve bilincini meşgul eder, rüyasına girer.
Altay dinine inananlar eskiden, ruhu huzursuz olup çağrıldığını sanmasın diye yakınlarını ölüm gününde anmazlardı.
Ölen bir kişinin ruhu bir yakınının rüyasına girdiğinde, yarlıkçı davet edilir. Gelen yarlıkçı bir tören düzenler ve ölen kişinin ruhunu yakınının bilincinden uzaklaştırır. Alaslama yoluyla adı geçen yakının aurası, evinin içi ve Cayık'ı arındırılır. Konuyla ilgili başka bir adet daha vardır ki, burada rüya gören yakın, diğer yakınlarını ağırlar, hediyeler verir ve ölen kişinin adını anarak ondan "kendi dünyasında huzur bulması"nı rica eder.
Bir insanın ruhuna musallat olan hastalık ruhunu (albıçı) ve özellikle kürüm (bir çeşit kara enerji, şeytan gibi) kovmak, yarlıkçı veya kamın önemli görevlerinden biridir. Kürüm, bazen ruhun merkezine yerleşir ve bu durumda ilgili kişi kötü bir insan olur; etrafına zarar verir. Yarlıkçı ve kamın gözünde bu tür insanlar kara enerjilerin kurbanıdırlar. Kara enerjiler, o insanın içindeki ak enerjileri yok etmiş ve onun ruhunu kontrol altına almıştır. İnsanın ruhundan kürümü tek başına kovamayan bir kam veya yarlıkçı, daha güçlü bir kam veya yarlıkçıyı yardıma çağırır.
Bu tür tedaviler için en uygun günler Yeni Ay'ın sekizinci veya on beşinci günlerinin sabah vakitleridir; çünkü bu günlerde Güneş doğarken Kangıydaki pozitif enerjiler daha yoğundur. Alkış (hayır duası) ve Efsun duası (emit) bu törenin sabit bir parçasıdır. Yarlıkçı ayrıca bir muska (sakpusın) da hazırlayabilir; hasta, kara enerjilerden korunmak için bu muskayı sürekli üzerinde taşır.
Ay'ın küçülme dönemlerinde Kangıy'da kara enerjiler artmaya başlar; kara enerjilerin en yoğun olduğu zaman Ay'ın son gününde Güneş'in battığı anlardır. Kara kamlar kamlama (tedavi) törenleri için bu vakitleri tercih ederler. Hastalar için sihirli dualar (soylodu) veya efsunlar okurlar; kam hastaya onu koruması için kara muska verir.
Kam, bu kamlama esnasında tüngürünün (tüngür: davul ve tef bileşimi alet) yanı sıra çeşitli kermeşekler (figürler) kullanır. Kermeşekler, kamın altıncı göbeğe kadar anne ve baba tarafından atalarını temsil ederler. Kermeşeklerin kamı ve ailesini kara güçlere karşı koruduğuna, belaları defettiğine, kötü söz ve gözden sakındığına inanılır. Bugün Kan Altay'da kamlama esnasında Erlik'ten yardım alan kam kalmamıştır.
Nikolay Şodoyev.
Altay inancında büyünün (tarmalga) çok eski bir geçmişi ve derin bir anlamı vardır. Büyü; sihirbazlık, gözbağlamak anlamına gelmez, bilakis falcılık (belge), kehanet (ırım) ve efsun (emit) gibi farklı törensel tarzları barındırır. Altay büyüsü hakkında birçok şey Altay müzelerinde saklanan eşyaların üzerindeki işaret ve damgalardan okunabilir.
Altay'da eskiden beri ak ve kara olmak üzere iki türlü büyü vardır. Ak büyünün sembolü, dini törenler esnasında saçı için kullanılan sütün konduğu deri kap (bulkunçuk), kara büyünün sembolü ise maskedir (çerdik). Niçin maske? Çünkü ölen bir kişinin ruhu için tören düzenleyen kara kamın dayanağı kara enerjilerdir. Bu yüzden müneccim tören esnasında kimliğini, yüzünü gizler.
Bir eve kösmökçi, yarlıkçı veya kam ne zaman çağrılır?
Kösmökçi, bir insan öldüğü zaman çağrılır. Sülter ile Saksun arasındaki bağ koptuğunda ölüm vuku bulur. Kösmökçi, bedeni terkettikten sonra üzüt adını alan sülteri görme ve onunla konuşma yeteneğine sahip kişidir. Üzüt, evi terketmeden önce kösmökçiye son isteklerini söyler. Son istediklerini söyledikten sonra evi terk eden üzütün, öbür alemde lazım olan eşyalarını almak üzere yedi gün sonra tekrar evine döndüğüne inanılır. Eşyalarının ruhunu alıp götüren üzüt, evinde son bir defa sembolik olarak kösmökçi tarafından ağırlanır. Üzütün ağırlanma zamanı kızıl engir, yani akşam güneşinin battığı anlardır. Kösmökçi, üzüte ikram edilen yiyecekleri bir kaba koyar ve üzerine saçı (süt, alkol vs) yapar. Kösmökçi, sembolik ikram faslı bittikten sonra yemek kabını kırar ve ölen kişinin ruhuna hitaben şöyle konuşur: "Dönüp geriye bakma; yüzünü çağrıldığın yöne çevir ve git! Evini ve sana yakın olan insanları özleme!"
Kösmökçiler, son zamanlarda gürültü ve parlak ışıktan ürken üzütlerin evlerine dönmediklerini ve yakınlarıyla vedalaşamadıkları için dünyadan kırgın ayrıldıklarını söylüyorlar. Dünyada artan felaket ve kötülüklerin bir sebebi de bu olsa gerek. Yaşayan insanlar ölü ruhlara daha çok saygılı olmayı öğrenmelidirler. Örneğin cenaze törenlerinde daha sakin olunmalı, ruhların beklendiği odaların fazla aydınlık olmamasına ve kapının hafif açık (kındırık) olmasına dikkat edilmelidir.
Ölümün yedinci gününde "sütün ruhu" kırkıncı gün "etin ruhu" bedeni terk eder. Ölü ruhları melek Tep Kara sorgular. Üzüt, kırkıncı günden sonra bir daha evini ziyaret ve yakınları rahatsız etme konusunda izinli değildir. Bu kaide suçsuz yere öldürülen bir insanın ruhu için geçerli sayılmaz; bu ruh, katilini her zaman ve her tarafta takip edebilir. Cinayet kurbanlarının ruhları özellikle katilin beyin cevheri üzerinde etkili olur, onun düşünce ve bilincini meşgul eder, rüyasına girer.
Altay dinine inananlar eskiden, ruhu huzursuz olup çağrıldığını sanmasın diye yakınlarını ölüm gününde anmazlardı.
Ölen bir kişinin ruhu bir yakınının rüyasına girdiğinde, yarlıkçı davet edilir. Gelen yarlıkçı bir tören düzenler ve ölen kişinin ruhunu yakınının bilincinden uzaklaştırır. Alaslama yoluyla adı geçen yakının aurası, evinin içi ve Cayık'ı arındırılır. Konuyla ilgili başka bir adet daha vardır ki, burada rüya gören yakın, diğer yakınlarını ağırlar, hediyeler verir ve ölen kişinin adını anarak ondan "kendi dünyasında huzur bulması"nı rica eder.
Bir insanın ruhuna musallat olan hastalık ruhunu (albıçı) ve özellikle kürüm (bir çeşit kara enerji, şeytan gibi) kovmak, yarlıkçı veya kamın önemli görevlerinden biridir. Kürüm, bazen ruhun merkezine yerleşir ve bu durumda ilgili kişi kötü bir insan olur; etrafına zarar verir. Yarlıkçı ve kamın gözünde bu tür insanlar kara enerjilerin kurbanıdırlar. Kara enerjiler, o insanın içindeki ak enerjileri yok etmiş ve onun ruhunu kontrol altına almıştır. İnsanın ruhundan kürümü tek başına kovamayan bir kam veya yarlıkçı, daha güçlü bir kam veya yarlıkçıyı yardıma çağırır.
Tüngür |
Ay'ın küçülme dönemlerinde Kangıy'da kara enerjiler artmaya başlar; kara enerjilerin en yoğun olduğu zaman Ay'ın son gününde Güneş'in battığı anlardır. Kara kamlar kamlama (tedavi) törenleri için bu vakitleri tercih ederler. Hastalar için sihirli dualar (soylodu) veya efsunlar okurlar; kam hastaya onu koruması için kara muska verir.
Kam, bu kamlama esnasında tüngürünün (tüngür: davul ve tef bileşimi alet) yanı sıra çeşitli kermeşekler (figürler) kullanır. Kermeşekler, kamın altıncı göbeğe kadar anne ve baba tarafından atalarını temsil ederler. Kermeşeklerin kamı ve ailesini kara güçlere karşı koruduğuna, belaları defettiğine, kötü söz ve gözden sakındığına inanılır. Bugün Kan Altay'da kamlama esnasında Erlik'ten yardım alan kam kalmamıştır.
Nikolay Şodoyev.
GENGHISID KHANATE youtube kanalından Cengiz han ile ilgili bilgi edinebilirsiniz.
YanıtlaSilsw0sh14y
YanıtlaSilsight care
https://shop.blognokta.com/urunler/ereksiyon-haplari/cialis/cialis-20-mg-30-tablet-cinsel-guc-hapi/
kamagra 100 mg
glucotrust official website
cialis 5 mg
viagra eczane
cialis 100 mg resmi satış sitesi